4 Eylül 2011 Pazar

Adana, Yayla, Sağlıklı yaşam, Sağ

bayram dolayısıyla peder bey ile adana yollarına düştük. Manavgat-Akseki-Karaman-Silifke-Mersin gibi bir yol izlememiz dolayısıyla bitki örtüsünün yeşilden sarıya (i.e. makiden bozkır), sarıdan tekrar yeşile (i.e. bozkırdan maki) geçişine şahit oldum. Bir baktım o bodur kış-yaz yaprağını dökmeyen ağaçlarla bezili dağlar kayboldu gözümün alabildiğine sapsarı dümdüz bir coğrafi şekil çıktı karşımıza. Gerçekten keyifliydi. Vardığımız gün Mersin'de kaldık, tabi Adana sınırlarına yaklaşmamız itibari ile bici yeme şansını pas geçmedim =] Sonraki gün, Tuzla kavşağından dönüp Kadıköy'e doğru yola çıktık. Evet yanlış okumadın bu yerler İstanbul değil baya baya Adana'da =] Aile mezarlığını ziyaret ettik, tarlamıza baktık. Bu arada Adana köylerinin 12-16 yaş arası gençlerinin bayram eğlencesi motora binip yolun ortasından gitmek olunca bende kendime eğlence yaratıp diplerine kadar gelip kornaya basıp onları korkuttum. Eğlendim.

                                                     
Adana'ya gittik Yüzevler lokantasında yemek yedik. Şimcik bu lokanta pek bir meşhur, hani şu duvarına Hürriyet Gurme'nin top 10 listesinin asıp bunun peşi sıra burada yemek yemiş olan ünlülerin fotoğraflarını koyan mekanlardan. Oturduğum yerden bir bakayım dedim kimler gelmiş, ahanda şu yandaki pek muhterem insanı görmeyeyim mi?! iştah kalmadı!



Kuzenler ve diğer akrabalarla görüştüm. Bir kuzenimi yolcu ettikten sonra atladık dolmuşa yingemle ver elini Tekir Yaylası! Bu yayla deniz seviyesinden 1200m. yüksekte olup Adana'dan kara yoluyla 40 dakikada ulaşılabilen bir lokasyona sahiptir. Şu meşhur hayat sularının kaynağı olan Şekerpınar'ı da içine almaktadır. Havası gece dışarıda oturulamayacak ve evin içinde uzun kollular ve üstünde battaniye ile oturulacak derecede (şuanda Antalya'da pişmekteyken bu satırları yazmak çok acı =( ) Sonraki gün Niğde'nin bir ilçesi olan Çamardı'ya gittik babamın bir arkadaşını ziyareti. Kendisi emekli pilot ve yılların stresini bu 3500 nüfuslu kasabada çıkarmaya karar vermiş. Bir yandan organik tarımla kafayı bozup üstüne sertifika almış, çiçek böcek fotoğrafı çekip bunları internetten araştıran bir insan olmuş. Böcek demişken burada yaşanan komik bir anekdotu yazmadan geçemeyeceğim. Bir gün buranın sakinlerinden biri "sizin bahçede kara böcü var dikkat edin" demiş. Tabi A. Amca dediğim gibi bilimsel yaklaşıma sahip bir insan, hemen sormuş:
 "ağaçta mı yetişiyor?"
 - "yok hayır yerde duruyor"
 - "ee boyutu ne kadar hamam böceği mi karınca gibi bir şey mi?"
- "yok dana kadar"
- "=O, nasıl yani?"
-"ya işte var ya o pis hayvan"
...
konuşma böyle uzamış biraz sonrasında "hani biz yiyemiyoruz ya yasak dinimizce" demişler, domuz demek istediklerini anlamış. Domuz demek İslam'da günahmış. Bazen sırf uyuz etmek için anlamamazlıktan geldiklerini de itiraf etti =]  Onlar kendi ürettikleri ya da üretildiği yeri/şekli bildikleri şeyleri tükettikçe benim içime düşen kurtlar 2nin katları şeklinde yükseldi! Kim bilir ne kadar sağlıksız şekilde besleniyoruz, bu da kanser olma ihtimalimizi arttırıyor ve obezliğe emin adımlarla ilerlemeye de devam ediyoruz ?!
Of çok iç karartıcı oldum. Kapatıyorum bu konuyu.
Biraz siyaset konuşayım bari o kadar okumuşken =P Bugün annemin bir arkadaşıyla konuşma fırsatı buldum. Almanya'nın partilerinden, bir sonraki seçimde neler olacağından bahsettik. Ona göre Almanya'da sağ ile orta arasında hiç parti kalmamış bu da çok büyük bir eksiklikmiş. Hatta Hollanda'daki Wilders'ın hayatını tehlikeye atma pahasına da olsa haklı davasından vazgeçmediğini belirtti. Kuran ve Kavgam'ı karşılaştıran, Kuran Hollanda'da yasaklanmasını isteyen aşırı sağcı bir politikacı. Türkiye'de bile apaçi/kıro/askıntı diye tabir ettiğimiz insanlardan XX kromozomlular olarak iğrendiğimiz düşünülürse bu insanların Avrupa'da bu tip davranışlara o kadar da alışkın olmayan (Almanya örneğin) Avrupa insanının bu insanlardan ivedi bir şekilde kurtulmak istemelerini bir yerde haklı görebiliyorum. Ama diğer yandan da vatandaşlarının yapmak istemedikleri düşük maaşlı işleri göçmenlere yükledikleri bir gerçek. İlk kez aşırı sağı/sağı destekleyen biriyle yüzyüze olmak konuşmak sanırım beni tekrar düşünmeye teşvik etti, paylaşmak istedim.
Son olarak bir kaç fotoğraf:


Kaplumbağalar neden uzun yaşar?

LÜTFEN ELLERİNİZİ DOKUNMAYIN!
(Karaman Macro AVM)