18 Eylül 2013 Çarşamba

geçmiş olsun demenin seviyeleri



Başlıkta bahsettiğim mesele doğruymuş dostlar, son 2 ayda böbrek taşı dökme, ayak bileği çatlatma, grip, nezle gibi bilimum hastalıkları geçirdim ve bütün bunların kısa aralıklarla gerçekleşmesi bazı konularda gözümün açılmasını sağladı.

Hastalık zamanlarında insanların hastalığınıza verdiği tepki size yakınlık derecesini belli ediyor. İlk örnek olarak böbrek taşları dökmem üzerinden olacak. Zira babamla akşam telefonda konustuğumda idrarımda yanma var sanırım kum döküyorum dedim, babam önce sakin karşıladı çünkü teknik konuları sormuştum aslında > 'baba hala senin sigortandan yararlanabiliyor muyum? aile hekimliği sistemi gelmiş ve benim ikametgahım hala antalya'da bir şey olur mu?' vs vs vs. Bilmiyorum kızım yarın öğrenirim gibi cevaplar verdi, bende aslında sevindim, çünkü normalde sanki hasta olmaya can atan benmişim gibi kızmaya bağırmaya başlar telefonda. Neyse ben yattım sabah bir baktım gece mesaj atmış=
'kızım bak saat 3.30 oldu ben hala uyuyamadım, yarın mutlaka git hastaneye özel olması farketmez'

tabi sabah 8'de başladı telefon trafiği ve mesajlaşmalar. neredeyse idrar tahlilimi tlf üzerinden babam yapacaktı. Annem de keza aynı şekilde yanına geleyim istersen diyip durdu. Ve bana yakın olan diğer bir kaç kişi de sakarlığımdan dem vurdu, kızdılar bana 'dikkatli olmadığım' için ve tabiki içten yardım tekliflerini esirgemediler.
Ikinci kategori ise (ki genelde erkek türünden kankalar) gülüyorlar önce (böbrek taşıma değil tabi) sonra gene ciddileşen ses tonlarıyla yardım tekliflerinde bulunuyorlar.
Sonraki grubumuz ise arkadaşlarımdan oluşuyor, bunların kimisi arar kimisi sadece facebook,twitter gibi sosyal medya ağlarından geçmiş olsun dileklerini iletir ve çekilirler kenarlarına. Bazısı follow-up kıvamında bir iki kere tekrar arar. Aslında tanıdıklarımın %80'i bu bölümde yer alıyor.

Kalanların bazılarının umru bile olmaz eğer sonradan bir görüşmede lafı geçerse 'aaa hiç haberim yoktu nasıl oldu, ay çok geçmiş olsun şimdi iyisin inşallah maşallah'ları sıralarlar pervasız bir tavırla.
Tabi sizinle belli bir kurs veya iş dolayısıyla her gün beraber olduğunuz insanlar kategorisi de vardır. Benim hayatıma yeni eklendi mesela İKSV-Bienal dolayısıyla.

Bir insanın geçmiş olsun diyen sesini duymak ve kuru kuru okumak arasında çok fark varmış onu anladım...

>Çok başarılı bir şarkı, dinleyin...
https://www.youtube.com/watch?v=KDcv2jcBweo


> Bu diziyi izleyin anam ve neden porno ve striptize karşı olduğumu anlayın. Hala bana bu işi o kadınların isteyerek de yaptığı mavrasını atmayın!
https://www.youtube.com/watch?v=Eqw80hD1BDA

3 Eylül 2013 Salı


Yazmadan önce geçen sene eylül ayında ne yazmışım diye bir baktım. Son 3 senedir blog oluşturmuş olmanın verdiği bir avantaj kendisi. Neyse, baktım okudum tezimden dert yanmışım, tekrar türkiye ve sabancı'ya dönmenin getirdiği endişeleri dile getirmişim. Değişim kelimesini ironik şekilde kullanarak hemde. Sonra hüzünlenmişlim biraz, çocukluğumda eylül ayının bana ifade ettiği şeylerden bahsetmişim hala öğrenci olmanın verdiği psikoloji ile.

Artık değişmiş gibi bazı şeyler. Okulun açılıyor olması benı artık heyecanlandırmıyor, farklı önceliklerim ve isteklerim var. Artık önümde seçeceğim derslerden ziyade seçeceğim bir kariyer duruyor. Ve bu beni korkutuyor sanırım. Hala 4 aylık bir duraklama dönemim olacaksa da istediğim adımları atabilmek uğruna zamanımı harcayacağım şeyleri planlıyorum artık. Örneğin proje yazma eğitimi. Eğer gerçekten istediğim gibi STK'larda çalışacaksam bu çok önemli olacak.


Tabi tüm bunlardan önce Bienal var onumde. Keske iznimiz olsa da bazi eserleri burada paylasabilsem. Bazisi gezi surecinden etkilenilip olusturulmus ve cok anlamli. Umarim gelenlere guzel bir sekilde aktarabilirim.

Gecen hafta kanada'dan misafirim vardi. 1 hafta boyunca Istanbul'da yapilabilecek cogu seyi yaptik sanirim kendisiyle. Hem Kanada'li hem gay olmasinin verdigi asiri kibarlik da cabasiydi. Tanistirdigim herkese kendini cok sevdirdi. Cevremde boyle insanlar olmasini seviyorum. Nereye gotursem 'fantastic, picturesque, amazing, very cool...'lari siraliyordu garibanim hayatinda ilk kez Asya'ya gelmis olmanin verdigi heyecanla :) Umarim ben de bir gun onu ziyaret edebilirim. Valla elimden gelen misafirperverligi yaptim kendisine. simdi kaldigi odaya bakiyorum cok bos geliyor, sanirim gercekten cabuk adapte oluyor bünyem degisikliklere.

Bu arada sinirimizda bizim de cok buyuk ihtimalle dahil olacagimiz bir savas cikmak uzere. Diger yandan Misir'da ordu Mursi yanlilarin katliamina devam etmekte. Ulke ikiye bolunmus durumda. Tabi haber aldigimiz kanallar ne kadar gercegi yansitiyor ya da ne kadar abartiyor belirsiz...

Give peace a chance..