25 Haziran 2014 Çarşamba

Kısa kısa vol. hmmm

Merhabalar,

Uzun bir aradan sonra tekrar yazayım dedim. Ama yazacak da çok konum olmadığından kısa kısa yazı dizime bir yenisini eklemek istiyorum.

*Gene naçizane gündemimdeki en büyük konu iş başvuruları, bulamama, sıkıntı...Ama en azından şuanda önümde 3 adet seçenek var. Birincisi MTU isimli Alman motor-tirbün şirketi. Kendileriyle mayıs ayında MT (management traniee) pozisyonu için görüştüm. Tesadüf o ki beni mülakata aldıkları odanın adı Manavgattı ve üç dilde birden mülakat yaptım. Sonra Kartal'daki yerin müdürüyle gene üç dilde mülakattan sonra beni genel müdür yardımcısıyla tanıştırdılar. Kendisi şirin bir adamcağız, genel olarak yaptıkları projelerden, ortadoğuya açılma planlarından bahsettiler. Bu arada genelmüdür yardımcısıyla görüştürmeden beni 1.5 saat kadar beklettiler. Daha sonra düşündüğümde bunun benim sabrımı sınamak için bir test olduğunu anladım. Ya da belki adam gerçekten meşguldu. Neyse sonuç itibariyle o kadar süre bekledim ve adamla nazikçe görüştüm (tamam kabul bir kere laf soktum - ''1.5 saat beklediğim için şirketin girişini baya inceleme fırsatı buldum'' =) İkinci mülakatta da başka bir yetkiliyle görüştüm kendisi bana çok dostum olmaması gerektiğinden, kapitalist dünyanın soğuk yüzüne, kendisinin tecrübelerine kadar pek çok şeyden bahsetti ve benimle çalışmak istediklerinin söyledi. Zaman konusunda anlaşamadık ama bana temmuz sonunda tekrar dönecekler ağustosta bir pozisyonda başlamam için. Ikinci seçeneğim Ernst&Young şirketi. Üç hafta önce mülakat öncesi sınavına girdim,İngilizce kısmını 20 dk.da yapıp çocuğu koysam da genel yetenek kısmı epik feyıl. 35 soruyu 45 dk.da yetiştiremedim. Hesap makinasıyla ve test çözmeden geçmiş yıllar meyvelerini çok acı verdi. Zaten benimle sınava giren en az 60 70 kişi daha vardı ve bu sınav gibi daha 3 tane seans daha vardı o gün içinde. Veee en son seçeneğim ve sanırım gönlümden geçen Sabancı'da Uluslararası İlişkiler Ofisinde tanıtım görevlisi. Telefon mülakatım güzel geçti, neredeyse 20 dk aralıksız konuştum. Üniversitenin uluslararasılaşma politikasına bağlı olarak doğuya açılması planlanıyor. Doğu derken Pakistan, güneydoğu Asya ve doğu Asya. Baya seyahat ediliyormuş. Benim gibi konuşmayı, uluslararası ortamları ve seyahati seven biri için biçilmiş kaftan! Temmuz ayında ikinci mülakat yapılacak haber bekliyorum oradan da. 

*Bugünlerde ülke gündemini belirleyen / belirlemeye çalışan iki konu var. Birincisi ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçimi ikincisi de hakkında haber yapılmasına izin verilmeyen IŞİD belası. CHP - MHP çatı adayını Ekmeleddin İhsanoğlu (tek seferde gugıla bakmadan yazdım) olarak belirledi ve akapede 1 temmuzda açıklayacak (büyük ihtimalle rte). İnsanların yazlıklarından bile oy kullanabilmeleri sağlanacak. Umarım endişeli modernler/liberaler bu fırsatı tepmezler. Diğer konu ise içler acısı, bu İslamik ektremist grup içerisinde 2 bebeğin, tır şoförlerinin ve konsolosluk çalışanlarının olduğu 80 kişiyi ellerinde tutuyorlar. Hakkında haber yapmak yasak. Irak'ın kuzeyinden başlayarak Suriye ve güneye yayılmaya devam ediyorlar. Amerika hala müdahale etmedi, bizimkilerinde tek açıklaması 'gücümüzü sınamasınlar'! Çok kaygı verici gerçekten.

*Ramazan ayı gelmek üzere. Şimdiden çeşitli yerlere çadırlar ve standlar kurulmaya başlandı. Hatta baya yayılmacı bir politika izlediklerini gördüm özellikle Beyazıd meydanı civarında. Bu ramazan ÇOŞKUSU lafı bir tek bana mı garip geliyor? Peygamberin çölde aç kaldığı zamanda yaşadıklarını anlamak, elindekilerin kıymetini bilmek ve nefsini köreltmek değil mi oruç tutmanın ve genel olarak ramazanın manası. Çoşku biraz abes kaçıyor bence. Tamam beraber iftar açmak falan amenna da ne bileyim. Ben temmuz ayı boyunca Seferi olacağım içün 'çoşku'luyum yalnızca. 1 - 5 temmuz arası İsrail ile başlayacak seyahatimi 12 -17 temmuz arası Antalya, 20 - 27 temmuz arası Budapeşte-Prag-Viyana izleyecek yıh yıh yıh.Özellikle İsrail konusunda çok heyecanlıyım. Artık batı Avrupa'dan bıkıp yönünü doğuya yöneltmiş bir homo sapiens olarak kendimi çok şanslı hissediyorum. Hatta asıl şansım beni orada karşılayacak ve gezdirecek bir arkadaşım ve onun İsrailli kocasının olması. 3 yıl sonra tekrar görüşeceğimiz için çok sevinçliyim ~(^^)/ Ramazan ayında gidecek olmam da oradaki çatışmayı bir nebze olsun azaltır diye ummaktayım tabiki. 

*Bu aralar makyaj videolarına ve ürünlerine sardım anacım. Bir arkadaşımın instagramda makyaj hesabı açmasıyla beraber bilmediğim ne çok şey olduğunu farkettim. kontur, bronzır, ışıltılı-ıslak bitiş vs vs terminolojiye inanılmaz uzakmışım. Şimdi kendimi baya geliştirdim. İndirimlerden yararlanarak kendime ufaktan bir koleksiyon bile oluşturmaya başladım. Daha kendime çok uygulamıyorum ama şu lekelerden falan kurtulduktan sonra yapacağım. Çünkü makyaj gerçekten de temiz bir cilde güzel gidiyor. Her ne kadar kusur kapattığı bilinse de sorunlu bir cildi bir de makyajla yormak hem çok anlamsız hemde erken yaşlanmaya davetiye. 

Galiba şimdilik bu kadarcık.

Sağlık & sevgi dileklerimle..