bu sefer başlık kısmını hemen skipleyip geçtim yazımı yazmaya =)
çok yorucu 2 3 günü geride bıraktım ve hala yorgunum a kuu. Şöyleki;
*Perşembe günü babam geldi, 2.5 saatlik sahil yolu+ boğaz trafiği sonucunda ulaştık ablam ve eniştemin kaldığı otele. ısrarla bebek yolunda trafik olur dememe rağmen babam her zamanki 'gittiğişehriavucununiçigibibilen' adam tavrıyla sürdü arabayı kuruçeşme tarafına. Trafiği felce uğratarak bulduk gideceğimiz ocakbaşı kebap lokantasını. Eniştem ilk kez geliyor Türkiye'ye ablamın da rahat bir 17 18 senesi var. (ki bende 15 senedir görmemişim kendisini) gidek kebap yiyek şalgam içek dedik. Neyse sohbet muhabbet gece 23.30u gördük. geri dönüş yolu da gelişi kadar sıkıntılı olsa da, babamın gözleri yol boyu kapanıp beni de saçma sapan konuşmaya teşvik etse de gelebildik sonunda orhanlıya.
*Cuma valide sultan teşrif ettiler. onuda yerleştirdik odasına. Tabi o günün sabah 9unda dünyanın en saçma provasını yapıp güneşte kavrulduk (kanımca bizim cübbelerin renginin soluk olmasının sebebi o güneşin alnındaki prova! ) öğleden sonra fakültelerin veda partileri, mezuniyet konferansı (Cemal Kafadar adında Harvard'da tarih prof.u) sonrasında kokteyl ve yemek... Hava iyiden iyiye soğumuştu tabi. Annem babamı yatırdıktan sonra, oturduk havuz başına, önce bir üçlü priz çıktı ortaya, ardından hoparlör ve laptuş derken birden 'barbra streisand' çalmaya başladı ve bu eğlenceyi bekleyen sabancı ahalisin havuz başına koştu =) birden kızlı-erkekli 15 kişilik bir grup nereden çıktığı belli olmayan bir topla ortadasıçan oynayıp deve güreşine başladılar. Tabi bu sırada bende payıma düşeni çekiyorum (bkz. klorlu su ile ıslanma, bkz. kafasına top yeme etc. ) güvenlik görevlileri bir şey diyemiyorlar tabi, yarın mezun olacak hepsi, uyarı cezası alsalar ne =)
*Veeee cumartesi i.e. MEZUNİYET!!! Sabahtan öyle boşboş bir şey yapmadan durduk, son bir saat hazırlanma girişimlerine başladık. Ojeler sürüldü, makyajlar yapıldı, kepe kafaya sabitleme işlemleri için girişimler düzenlendi ;) Sonrası biraz sıkıcıydı tabi, amfitiyatronun arkasında sıraya geç sıcakta o kalın cübbe ile bekle, git yerine otur (tabi bu arada yukardaki tavırda olan babam geç kalmalarına sebep oldu, ilk bir saat eilemin %80i yoktu ortada) konuşmalar konuşmalar konuşmalar, gülüşmeler, ayhan sicimoğlu & latin all stars eşliğinde danslar...
Ve sonunda o an, tüm amfinin sana baktığı, takılıp düşmemen, cübbene basmaman, doğru yöne ilerlemen gereken o sihirli an:
"oya özer, oya özer aynı zamanda sanat kuramı ve eleştirisi yandal onur programını başarı ile tamamlamıştır"
haluk bal, nihat berker ve mehmet baç'ın ellerini sıkma akabinde yapılan zafer koşusu =) (nedense bana köpeklerin tuvaletlerine yaptıktan sonra sahiplerine koşup göstermelerini anımsatıyor =) ) ve öyle ortada gezinme arkadaşları tebrikle geçen bir 10 dakika daha.
Binbir güçlükle annemlerin oturduğu yere gittim ki ne göreyim, o benim için gelen 8 kişiden kimse yok :/
telefon yok yanımda, artık bir arkadaşımdan aldım, ya açmıyorlar, ya meşgule düşürüyorlar ya da kapalı telefonları :/ neyse sonunda açtı sevgülüm buluştuk indik aşağı kokteyl alanına. Bizimkiler başlamışlar köfteleri götürmeye, bende hemen kaptım kendime bir tabak ve şarap. Hedayelerimi açtım ve şebekliği de bırakmadım elden (dilimden aslında ;] )
"eveeet mezunun annesinden 14 ayar bileklik, babasındannnn tektaş yüzük" şakşakşakşak =P
ablamları taksiyle, d'i otobüsle gönderdik. Bu arada benim iki ayağımada ikişer kez kramplar girdi. babet bile giyemiyormuşum onu anladım :...( yarın baloda ne yapacağım aceba?! ama o minicik ayakkabıyı parçasını ayakta tutmak da zor zanaatmış azizim. sonra birden sağanak bastırmasın mı!!! İyiki bizim okul hazırlıklıymış da, yağmurluklar çıktı hemen ortaya. ıslanmaktan kurtulduk. Ara ara gene sağanak geçişleri oldu ama biz yılmadık =) abimleri de gönderdik 23.30 servisiyle. eğlenmeye devam ettik dansettik ben biraz kaçırmışım çok hatırlamıyorum sonrasını ;) sadece okula birikmiş tüm hıncımı (literally) kustuğumu hatırlıyorum en son.
Hep hatırlamak isteyeceğim bir mezuniyet yaşadım. Bu da bir hatıra:
“Man cannot discover new oceans unless he has the courage to lose sight of the shore.”
28 Haziran 2011 Salı
19 Haziran 2011 Pazar
bir garip toplumsal ve siyasal bilimler öğrencisiyim ben...
Dolce far Niente!
yani bomboş olmaktan alınan haz anlamına geliyor italyancada, e tabi önceki italya yazılarımda belirttiğim üzere, tembel bir millet kendileri, daha doğrusu kendilerine şöyle savunuyorlar:
"yaşamımız işimizden daha mı önemli, o kazandığın parayı dilediğince tadını çıkaramıyorsan ne diye kazanıyorsun?" hak vermemek elde değil tabi =] Bu aralar belkide hayatımın en boş bomboş zamanlarını yaşadığım döneme pek de güzel yakışıyor bu cümle, neyse çok uzatmadan asıl yazmak istediklerime geçeyim.
Evet dostlar, bugünden itibaren (biraz önce tüm derslerimi verdiğimi öğrenmiş bulundum) Toplumsal ve Siyasal Bilimler uzmanıyım. Evet dile kolay 4 seneyi kimi zaman severek, kimi zaman ya bu ne biçüm ders yeaa, hocası ne tatlı/kıl/gıcık/kendini beğenmiş/muhteşem, diyerekten geçirdim ve geldim sonunda sonuna. E tabi hüzünlü biraz, özellikle daha bana en yakın iki insana, (anneme & babama) bölümümün adını ezberletemedim :( hala kızlarını uluslararası ilişkiler okuyor sanıyorlar :( ahh ahh ben ki sözlüklerden bile araştırıp bakıp almanca karşılığını bulmuşum ama genede yaranamamışım. Ya bölümü soran diğer homo sapiensler? onlara ne demeli? baştaki "toplumsal ve.." kısmını at gerisini yanlış anla, ""ha siyaset bilimi" de, iyi mi?!
tabi bizim okulda da suç var üretim sistemleri müh. ne abi? endüstri yahu bildiğin, bir de malzeme bilimleri müh. var ki adından dolayı bu bölümü seçmeyenleri tanıyorum.
Ha tabi bir de her ortamda bölümü söyledikler sonra bi burun kıvırmalar, bi "aman hepinizde yalancısınız, seçimden önce bir sürü şey vaad ediyorsunuz sonrası fısss...demeler, alınıyorum lan!
sizin için oturduğunuz yerden konuşmak kolay tabi, 4 yılda bir genel/yerel seçimlerde zahmet edip oy ver, sonra her şeyi seçtiğin (ya da seçtiğine inandığın) lider(!)den bekle, oldu gülüm! Söyle baalım kaç sivil toplum kuruluşuna üyesin? efendim? hiç mi? paraların nereye gittiği belli değil mi? açtın baktın mı sitelerine? neredeyse ay ay dökümü var o paraCIKlarının gittiğin yerin.
Sinirlendim gene şimdi. O kendini solda zanneden 'endişeli aydınlardan' (Binnaz Toprak'ın tabiri bu, ki aradaki önemli bir yüzdenin aydın olduğuna da inanmıyorum ben, işkembeden atıyorlar) , akepe yalakalarından, istikrar var bak ama 16. sıradayız, Allahın izniyle ilk 10'a gireceğiz alimallah'cılardan, ya bilemiyorum kafama göre parti yok sanırım'cılardan bıktım bıktım bıktımmmmm... Hepsi ancak püskevit videosu paylaşıp partilerin manifestolarından bir haber yaşarlar!
Azalarak bitin artık lütfen!
yani bomboş olmaktan alınan haz anlamına geliyor italyancada, e tabi önceki italya yazılarımda belirttiğim üzere, tembel bir millet kendileri, daha doğrusu kendilerine şöyle savunuyorlar:
"yaşamımız işimizden daha mı önemli, o kazandığın parayı dilediğince tadını çıkaramıyorsan ne diye kazanıyorsun?" hak vermemek elde değil tabi =] Bu aralar belkide hayatımın en boş bomboş zamanlarını yaşadığım döneme pek de güzel yakışıyor bu cümle, neyse çok uzatmadan asıl yazmak istediklerime geçeyim.
Evet dostlar, bugünden itibaren (biraz önce tüm derslerimi verdiğimi öğrenmiş bulundum) Toplumsal ve Siyasal Bilimler uzmanıyım. Evet dile kolay 4 seneyi kimi zaman severek, kimi zaman ya bu ne biçüm ders yeaa, hocası ne tatlı/kıl/gıcık/kendini beğenmiş/muhteşem, diyerekten geçirdim ve geldim sonunda sonuna. E tabi hüzünlü biraz, özellikle daha bana en yakın iki insana, (anneme & babama) bölümümün adını ezberletemedim :( hala kızlarını uluslararası ilişkiler okuyor sanıyorlar :( ahh ahh ben ki sözlüklerden bile araştırıp bakıp almanca karşılığını bulmuşum ama genede yaranamamışım. Ya bölümü soran diğer homo sapiensler? onlara ne demeli? baştaki "toplumsal ve.." kısmını at gerisini yanlış anla, ""ha siyaset bilimi" de, iyi mi?!
tabi bizim okulda da suç var üretim sistemleri müh. ne abi? endüstri yahu bildiğin, bir de malzeme bilimleri müh. var ki adından dolayı bu bölümü seçmeyenleri tanıyorum.
Ha tabi bir de her ortamda bölümü söyledikler sonra bi burun kıvırmalar, bi "aman hepinizde yalancısınız, seçimden önce bir sürü şey vaad ediyorsunuz sonrası fısss...demeler, alınıyorum lan!
sizin için oturduğunuz yerden konuşmak kolay tabi, 4 yılda bir genel/yerel seçimlerde zahmet edip oy ver, sonra her şeyi seçtiğin (ya da seçtiğine inandığın) lider(!)den bekle, oldu gülüm! Söyle baalım kaç sivil toplum kuruluşuna üyesin? efendim? hiç mi? paraların nereye gittiği belli değil mi? açtın baktın mı sitelerine? neredeyse ay ay dökümü var o paraCIKlarının gittiğin yerin.
Sinirlendim gene şimdi. O kendini solda zanneden 'endişeli aydınlardan' (Binnaz Toprak'ın tabiri bu, ki aradaki önemli bir yüzdenin aydın olduğuna da inanmıyorum ben, işkembeden atıyorlar) , akepe yalakalarından, istikrar var bak ama 16. sıradayız, Allahın izniyle ilk 10'a gireceğiz alimallah'cılardan, ya bilemiyorum kafama göre parti yok sanırım'cılardan bıktım bıktım bıktımmmmm... Hepsi ancak püskevit videosu paylaşıp partilerin manifestolarından bir haber yaşarlar!
Azalarak bitin artık lütfen!
13 Haziran 2011 Pazartesi
hayatının en boş dönemindeki oye
Merhabalar,
cidden başlıktaki durum söz konusu. Finallerim bitti, kabulümü aldım, yurt başvurumu yaptım, yalnızca okulla ilişik kesme işlerim kaldı onları da bacımın mezuniyetinden döndükten sonra bir günde halletmeyi düşünüyorum (kısmetse) . Bu dönemde ne yapıyorum, Game of Thrones'a taktım onu izliyorum bol bol, Tutunamayanlar'ı aldım okuyorum /bir yandan da Kürk Mantolu Madonna/ alışverişe gittik bugün sevgili oda arkadaşımla bir sürü gerekli (gereksiz) şey aldım mutluyum.
İstanbul Politikalar Merkezi'nde staj yapacağım bir ay boyunca bu yaz. Sonra malum eve artık bir gitmek lazım =]
Yalnız Sabacı'nın bu hemen mezun olunca (hatta olmadan) bize hadi ver bakem sen kimliğini, mezun olmadan hemencicik, nasıl mı girip çıkacaksın okula? göster anahtarını olsun bitsin'e getiriyor valla alınıyorum : /
Şu İstanbuldan gitmeden yapılacaklar listem baya kabarıkmış onu anladım, olabildiğince bilimum eğlence-gezmeceye katılmaya çalışıyorum ki özleyeyim geri geleyim 1 sene sonra ;] bkz. bebek Fest, One Love, Tünel şenliği vs vs vs
dün oda arkadaşım, kardeşi olacağını öğrendiğinde nasıl kıskandığını anlattı bana, tabi benimde aklıma düşünceler üşüştü acaba ben ne yaparım diye. Sonuçta daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere ben bir mahalle çocuğu değilim, otelde büyüdüm. Tabi bu otel yılın yarısında açık.
Öncelikle haberi ilk öğrendiğim ana gidelim. Yaşıma bağlı da olarak, herhalde ilk tepkim, ihanete uğramış bir kız çocuğu olarak o cenin'in hemen çıkarılması ve tek kişilik iktidarımın devam etmesi yönünde olurdu. Sanırım annemin karnıcığı şişmeye başladıkça durumu kabullenirdim. Aslında gizli gizli kış ayları için bir oyun arkadaşı istediğimi önce kendime ve açıkça aileme itiraf ederdim. Neden kış dedim, e nasılsa yazın 1 maksimum 2 hafta bir değişen her milletten bir arkadaş çevresine sahiptim.
Şöyle bir diyalog olurdu kardeşimle aramda:
-sen şu havuzun sağındakileri ben solundakileri alıyorum,
-tamam sis
-hadi bakalım gazamız mübarek olsun ;]
tabi burada evimizin dili olan Almanca'yı ikimizinde su gibi bildiğini varsayıyorum. Ama kışında sıkılırdık be birbirimizden, o kadar farklı insan tanıdıktan sonra. Değil mi? Gerçi sıkıldıklarından kavga etmiyor kardeşler sanırım daha ciddi olaylar dönüyor orada, neyse bu konuda bir expert sayılmam susayım artık =]
Bu arada canım ülkemde 2011 genel seçimleri oldu, CHP ve MHP tahmin ettiğim oranlarda oy aldı, AKP biraz şaşırttı, en son ekonomik krizde oy kaybederler diye düşünmüştüm, sonuçta halkımın (aslında dünyadaki neredeyse tüm halkarın) oy verdiği şey ekonomik performans = hizmet. Neyse son bir senede kendilerince iyi toparladılar ve seçmenin yarısının oyunu aldılar, şöyle ya da böyle. Tabi gelişmemiş bir demokrasiye ve demokrasi kültürüne sahip olduğumuzdan şaibeler gene baş gösterdi. Neyse beni ilgilendirmez gari. All about the money all about the dımdımdırıdımdım vesellam. Apolitik oldum çıktım yemin ediyorum. Ne saygı var ne bir şey. balkon konuşmalarındaki inanılmaz olgunluk aynen orada o dakikada kalıyor lafta. Muhalif olup çözüm üretmemek, kişiliğe saldırı bizim genlerimizde var, ve işte bu yüzden ben sivil toplum yolunu seçtim zati. Sürekli bırbır bikbik konuşmaktansa gerçekten bir şeyler yapmak amacındayım. Yatağıma yattığımda huzur içinde bugün bir insana/hayvana/ağaca/engelliye(WHO'ın açıkladığına göre sayıları 1 milyar olan) yardım ettim diyebilip, kafamda acaba patronumun cebine 1 TL/EURO/DOLAR fazla para koyabildim mi dememek benim en büyük amacım. Ve umarım tüm engelleri aşarım ya da daha güzeli engellere de takılmadan ulaşırım bu (bana göre) ulvi noktaya.
Bugünlük bu kadar, daha yazacaklarım vardı ama başka zamana, dizi izliycim izninizde =P
öpücükler, sevgiler, saygılar...
cidden başlıktaki durum söz konusu. Finallerim bitti, kabulümü aldım, yurt başvurumu yaptım, yalnızca okulla ilişik kesme işlerim kaldı onları da bacımın mezuniyetinden döndükten sonra bir günde halletmeyi düşünüyorum (kısmetse) . Bu dönemde ne yapıyorum, Game of Thrones'a taktım onu izliyorum bol bol, Tutunamayanlar'ı aldım okuyorum /bir yandan da Kürk Mantolu Madonna/ alışverişe gittik bugün sevgili oda arkadaşımla bir sürü gerekli (gereksiz) şey aldım mutluyum.
İstanbul Politikalar Merkezi'nde staj yapacağım bir ay boyunca bu yaz. Sonra malum eve artık bir gitmek lazım =]
Yalnız Sabacı'nın bu hemen mezun olunca (hatta olmadan) bize hadi ver bakem sen kimliğini, mezun olmadan hemencicik, nasıl mı girip çıkacaksın okula? göster anahtarını olsun bitsin'e getiriyor valla alınıyorum : /
Şu İstanbuldan gitmeden yapılacaklar listem baya kabarıkmış onu anladım, olabildiğince bilimum eğlence-gezmeceye katılmaya çalışıyorum ki özleyeyim geri geleyim 1 sene sonra ;] bkz. bebek Fest, One Love, Tünel şenliği vs vs vs
dün oda arkadaşım, kardeşi olacağını öğrendiğinde nasıl kıskandığını anlattı bana, tabi benimde aklıma düşünceler üşüştü acaba ben ne yaparım diye. Sonuçta daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere ben bir mahalle çocuğu değilim, otelde büyüdüm. Tabi bu otel yılın yarısında açık.
Öncelikle haberi ilk öğrendiğim ana gidelim. Yaşıma bağlı da olarak, herhalde ilk tepkim, ihanete uğramış bir kız çocuğu olarak o cenin'in hemen çıkarılması ve tek kişilik iktidarımın devam etmesi yönünde olurdu. Sanırım annemin karnıcığı şişmeye başladıkça durumu kabullenirdim. Aslında gizli gizli kış ayları için bir oyun arkadaşı istediğimi önce kendime ve açıkça aileme itiraf ederdim. Neden kış dedim, e nasılsa yazın 1 maksimum 2 hafta bir değişen her milletten bir arkadaş çevresine sahiptim.
Şöyle bir diyalog olurdu kardeşimle aramda:
-sen şu havuzun sağındakileri ben solundakileri alıyorum,
-tamam sis
-hadi bakalım gazamız mübarek olsun ;]
tabi burada evimizin dili olan Almanca'yı ikimizinde su gibi bildiğini varsayıyorum. Ama kışında sıkılırdık be birbirimizden, o kadar farklı insan tanıdıktan sonra. Değil mi? Gerçi sıkıldıklarından kavga etmiyor kardeşler sanırım daha ciddi olaylar dönüyor orada, neyse bu konuda bir expert sayılmam susayım artık =]
Bu arada canım ülkemde 2011 genel seçimleri oldu, CHP ve MHP tahmin ettiğim oranlarda oy aldı, AKP biraz şaşırttı, en son ekonomik krizde oy kaybederler diye düşünmüştüm, sonuçta halkımın (aslında dünyadaki neredeyse tüm halkarın) oy verdiği şey ekonomik performans = hizmet. Neyse son bir senede kendilerince iyi toparladılar ve seçmenin yarısının oyunu aldılar, şöyle ya da böyle. Tabi gelişmemiş bir demokrasiye ve demokrasi kültürüne sahip olduğumuzdan şaibeler gene baş gösterdi. Neyse beni ilgilendirmez gari. All about the money all about the dımdımdırıdımdım vesellam. Apolitik oldum çıktım yemin ediyorum. Ne saygı var ne bir şey. balkon konuşmalarındaki inanılmaz olgunluk aynen orada o dakikada kalıyor lafta. Muhalif olup çözüm üretmemek, kişiliğe saldırı bizim genlerimizde var, ve işte bu yüzden ben sivil toplum yolunu seçtim zati. Sürekli bırbır bikbik konuşmaktansa gerçekten bir şeyler yapmak amacındayım. Yatağıma yattığımda huzur içinde bugün bir insana/hayvana/ağaca/engelliye(WHO'ın açıkladığına göre sayıları 1 milyar olan) yardım ettim diyebilip, kafamda acaba patronumun cebine 1 TL/EURO/DOLAR fazla para koyabildim mi dememek benim en büyük amacım. Ve umarım tüm engelleri aşarım ya da daha güzeli engellere de takılmadan ulaşırım bu (bana göre) ulvi noktaya.
Bugünlük bu kadar, daha yazacaklarım vardı ama başka zamana, dizi izliycim izninizde =P
öpücükler, sevgiler, saygılar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)