13 Haziran 2011 Pazartesi

hayatının en boş dönemindeki oye

Merhabalar,
cidden başlıktaki durum söz konusu. Finallerim bitti, kabulümü aldım, yurt başvurumu yaptım, yalnızca okulla ilişik kesme işlerim kaldı onları da bacımın mezuniyetinden döndükten sonra bir günde halletmeyi düşünüyorum (kısmetse) . Bu dönemde ne yapıyorum, Game of Thrones'a taktım onu izliyorum bol bol, Tutunamayanlar'ı aldım okuyorum /bir yandan da Kürk Mantolu Madonna/ alışverişe gittik bugün sevgili oda arkadaşımla bir sürü gerekli (gereksiz) şey aldım mutluyum.
İstanbul Politikalar Merkezi'nde staj yapacağım bir ay boyunca bu yaz. Sonra malum eve artık bir gitmek lazım =]
Yalnız Sabacı'nın bu hemen mezun olunca (hatta olmadan) bize hadi ver bakem sen kimliğini, mezun olmadan hemencicik, nasıl mı girip çıkacaksın okula? göster anahtarını olsun bitsin'e getiriyor valla alınıyorum : /
Şu İstanbuldan gitmeden yapılacaklar listem baya kabarıkmış onu anladım, olabildiğince bilimum eğlence-gezmeceye katılmaya çalışıyorum ki özleyeyim geri geleyim 1 sene sonra ;] bkz. bebek Fest, One Love, Tünel şenliği vs vs vs
dün oda arkadaşım, kardeşi olacağını öğrendiğinde nasıl kıskandığını anlattı bana, tabi benimde aklıma düşünceler üşüştü acaba ben ne yaparım diye. Sonuçta daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere ben bir mahalle çocuğu değilim, otelde büyüdüm. Tabi bu otel yılın yarısında açık.
Öncelikle haberi ilk öğrendiğim ana gidelim. Yaşıma bağlı da olarak, herhalde ilk tepkim, ihanete uğramış bir kız çocuğu olarak o cenin'in hemen çıkarılması ve tek kişilik iktidarımın devam etmesi yönünde olurdu. Sanırım annemin karnıcığı şişmeye başladıkça durumu kabullenirdim. Aslında gizli gizli kış ayları için bir oyun arkadaşı istediğimi önce kendime ve açıkça aileme itiraf ederdim. Neden kış dedim, e nasılsa yazın 1 maksimum 2 hafta bir değişen her milletten bir arkadaş çevresine sahiptim.
Şöyle bir diyalog olurdu kardeşimle aramda:

-sen şu havuzun sağındakileri ben solundakileri alıyorum,
-tamam sis
-hadi bakalım gazamız mübarek olsun ;]

tabi burada evimizin dili olan Almanca'yı ikimizinde su gibi bildiğini varsayıyorum. Ama kışında sıkılırdık be birbirimizden, o kadar farklı insan tanıdıktan sonra. Değil mi? Gerçi sıkıldıklarından kavga etmiyor kardeşler sanırım daha ciddi olaylar dönüyor orada, neyse bu konuda bir expert sayılmam susayım artık =]

Bu arada canım ülkemde 2011 genel seçimleri oldu, CHP ve MHP tahmin ettiğim oranlarda oy aldı, AKP biraz şaşırttı, en son ekonomik krizde oy kaybederler diye düşünmüştüm, sonuçta halkımın (aslında dünyadaki neredeyse tüm halkarın) oy verdiği şey ekonomik performans = hizmet. Neyse son bir senede kendilerince iyi toparladılar  ve seçmenin yarısının oyunu aldılar, şöyle ya da böyle. Tabi gelişmemiş bir demokrasiye ve demokrasi kültürüne sahip olduğumuzdan şaibeler gene baş gösterdi. Neyse beni ilgilendirmez gari. All about the money all about the dımdımdırıdımdım vesellam. Apolitik oldum çıktım yemin ediyorum. Ne saygı var ne bir şey. balkon konuşmalarındaki inanılmaz olgunluk aynen orada o dakikada kalıyor lafta. Muhalif olup çözüm üretmemek, kişiliğe saldırı bizim genlerimizde var, ve işte bu yüzden ben sivil toplum yolunu seçtim zati. Sürekli bırbır bikbik konuşmaktansa gerçekten bir şeyler yapmak amacındayım. Yatağıma yattığımda huzur içinde bugün bir insana/hayvana/ağaca/engelliye(WHO'ın açıkladığına göre sayıları 1 milyar olan) yardım ettim diyebilip, kafamda acaba patronumun cebine 1 TL/EURO/DOLAR fazla para koyabildim mi dememek benim  en büyük amacım. Ve umarım tüm engelleri aşarım ya da daha güzeli engellere de takılmadan ulaşırım bu (bana göre) ulvi noktaya.

Bugünlük bu kadar, daha yazacaklarım vardı ama başka zamana, dizi izliycim izninizde =P

öpücükler, sevgiler, saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder