29 Mayıs 2011 Pazar

ilk ak telim


wallbase.cc adresi bana büyük ufuklar açtı: bkz. bu wallpaper.
aslında bu wallpaper gene bir vesile oldu bazı şeyleri sorgulamam için.
hele bugün ilk kez çıkan beyazımı da görünce :(
dün 5 yıl sonraki halimi gördüm ve geri döndüm, sevgilimin bir arkadaşının doğum günü vesilesiyle. Gruptaki en küçük yaştaki insan olduğumu belirtmeme gerek yok sanırım :) hepsi üniversiteden en az 5 yıl önce mezun olmuş iş güç sahibi (5/8'i avukat) insanların arasındaydım. Tabi muhabbetlerde hemen değişiyor:
-bizim evdeki de bundan ama smart olan.
-aa bizde de var ondan ama smart mı bilmiyorum, çerçevesiz, şu lcd'deki beyaz çerçeve yok yane
-hımm ama biz alalı daha 3 4 ay oluyor, çok yeni yani (alttan alta biz daha çok para verdik)
...
-yok ya blabla avukatlık şirketinde çalışılmaz, resmen kafamın arkasında bir kafa varmış, oradan çıkınca bende avukat olmak dışında üzülen sevinen bir insanmışım onu anladım.
...
ve bunun gibi patronu/iş yerindekileri / müvekkilleri çekiştiren tipler ~ üniversitede hocaları/notları/sınıftakileri çekiştirmek :)
ama sanırım bu tek benzer tarafı, üniversiteki nispeten rahat ortam iş yerinde kesinlikle yok!
bu da beni korkutan ve soğutan bir şey aslında, belki de master/doktora hayallerimin kaynağı da bu.
prof.luk, konuştuğundan insanları sana hayran bırakmak, o tatlı sert sarkastik espri anlayışlar... hepsi ama hepsi çekiyor beni.
Genç bakış geçen çarşamba bizim okuldaydı, konuk da Emre Kongar. Sivri dil, entellektüellik yanında bol bol popülizm yapan bir insan kendisi, ilk kez 3d olarak görmüş olsamda 2d'de edindiğim izlenimlerde yanılmamışım. Tabi bizim okuldakilerinde suçu biraz, adamın hoşuna gidecek sorular soruyorlar i.e. sorularının içinde cevapları da mevcut : örn: internet yasakları konusunda ne düşünüyorsunuz?adımız kuzey kore iran gibi ülkelerle anılmaya başlandı? e be yavrum bu adam cumhuriyet gazetesinde yazıyor mu? yazıyor. Yani ne tarafta? muhalif. AKP döneminde yapılan tüm uygulamalara ne şekilde yaklaşacak? hı? evet doğru bildin MUHALİF. sadece bir iki sıkıştıran soru soruldu (biri de hulki cevizoğlu tarafından, kanımca en yerinde/oturtucu soruydu) onun dışında kitaplarını/köşesini vs okumuş olan birinin sormayacağı sorulardı.
bende sormayı düşündüm bir soru, şöyleki, sürekli demokrasiden demokratlık/sosyal demokratlıktan, kadın erkek eşitliğinden, insan haklarından dem vuran bu vatandaş bunlara ulaşmanın tek yolu olarak siyaseti gösteriyor. E be dedecim, bu sivil toplum falan ne güne duruyor? insan en azından bir kere ağzına alır şu iki kelimeyi! ama sormadım tabi, vereceği popülist cevabı çok iyi bildiğimden. üstümden prim yapsın istemedim.
neyse bu büyük bir parantez oldu. Asıl konu daha öncede yüzlerce kez belirttiğim gibi, en yukarda paylaştığım duvar kağıdındaki gibi bir yaşam sürmek istemiyor oluşum. neden illa o lineer çizgide gelişmek zorunda her şey? özellikle durum şuyken :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder