geçen cuma çamaşır yıkamaya inmiştim, bugüne denk getirdim ki, yıkama ve kuruma sırasında geçen 40 + 35 dk.lık sürede şu 2 milyar insanın izlediği "kraliyet düğünü"nü izleyeyim. Attım çamaşırları kuruldum tv odasında 10 yıllık, yerden 30 cm yukarıdaki koltuklara başladım izlemeye. yerden bu kadar alçakta duran koltuklar ve yerden en az 1.6 m. yukarıda duran televizyon yüzünden boyun fıtığı geçirme tehlikem olsada vazcaymadım :)
ben açtığımda Houses of Parliament's yanından gidiyordu gelin arabası. Kate'in çoşkulu kalabalığa öyle sakin sakin el sallaması, babası ve önde oturan kardeşiyle bakışmaları eşliğinde geldiler Westminister Kilisesine (şu kelimenin de doğru okunuşunu merak ettim doğrusu, bazı spikerler vestMİNİSTER derken diğerleri vestminstır diyip geçiyor 2. doğru gibi gibi)
Tabi her şey salisesinde plan eşliğinde gidiyordu tıpkı kraliyet ailesinin tüm hayatı gibi. Ben NTV'den izliyorum töreni davet edilenlerde ünlü bir modacı bir gazeteci vardı ( Atıl Kutoğlu, Nilüfer Kuyaş ve Ayşen Gür daha sonradan katıldılar) Kate'in arabadan/limo'dan inmesiyle stüdyodaki modacı hatun hummalı bir çalışmayla gelinliği yorumlamaya çalıştı ancak "ay tam göremedim... hah evet dantel var eteğinde işlemeler var.... Diana'nınki kadar şatafatlı değil...."in ötesine geçemedi ki bu kıt moda bilgimle aynı şeyleri bende söyleyebilirdim. Neyse kiliseden girip 1900 davetlilerin arasından yavaş yavaş William'ın yanına yanaştı Kate. Bu arada stüdyoda beni yaran diyaloglar sürmekte. Özellikle o gazeteci kadının kuyruk acısı varmış gibi sürekli kötülüyor: "zaten kazma dişli bunlar çocukları da böyle olur bunların.ben gelinliği de pek beğenmedim ne o öyle kır düğününe gelmiş gibi. suratsız. 6 ay büyükmüş william'dan. Ki zaten dedikodu deniyor ama bence gerçek öyle tesadüfi gelişen bir aşk değilmiş bu, kate daha lisedeyken hep prenses olma hayalleri kurmuş amacına da adım adım ilerlemiş (bir sessizlik sanırım içinden 'kevaşe' dedi burada) " bu arada sunucu toparlamaya çalışıyor: "yok bence dedikodudur onlar, 10 senedir beraberler, hem kız da zarif baya..."
Bu konuşmalar geçerken stüdyonun görüntülerine yer verilmediği için jest ve mimikleri hayal ediyor, neşeme neşe katıyorum =]
Bu konuklar gittiler yerine biraz önce bahsettiğim konuklar geldi ortam biraz yumuşadı. Bu arada yemin törenine geçildi, Kate'in itaat yemini etmeyeceği tekrar tekrar vurgulandı NTVce "I do" "I do"lardan sonra kiliseden çıkıp Buchingham Sarayı'da gidişi izledim. Tabi arada kraliyet ailesine mensup biri olmayıp kendi çamaşırını kendi yıkayan ortahalli bir üniversite öğrencisi olduğumu hatırlayıp çamaşırları kurutucudan almaya gittiğimde ne göreyim, kurutucu AL - 4 diye bir hata veriyor, yani egsoz borusunu kontrol etmem gerekiyor =/ tabi ben o borunun nereden çıkıp neyi nereye bağladığını bilmediğimden boş gözlerle kurutucunun arkasına bakıyorum =( artık güç böle programı değiştirerek falan tekrar çalıştırdım ve tv başına döndüm. Bu arada kalabalığın içinden de yayın yapılıyor ve insanların günler önce sırf o meşhur öpüşmeyi görebilmek için çadır kurdukları, dışarıda yattıklarından bahsediliyor.
Özellikle 'King's Speech' ve şimdi çıkacak 'The Queen' filminden sonra insanların İngiliz kraliyet ailesine olan sempatisinin yükseldiği kanısındayım. Rejim değişikliğinden sonra kraliyet ailesi halkın yansıması olarak görülmüş ve bu ilginin sebebi de halk tabakasının 'bizden biri evleniyor' edasına bürünmesi ve Kate'in gelinliğinin de bu inancı pekiştirmesinde yatıyor kanımca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder