30 Ekim 2012 Salı

uyku

Daha ay bitmedi ama genede kasim ayina sayilsin bu yazim =P

Uyku konusundaki nacizane fikirlerimi bilgisayar ekranina dökmeye karar verdim bu yazımda.
Hem felsefik hem bilimsel olmasını istiyorum umarım dozunu iyi ayarlarım.

Tanıdığım her insanın karakterini biraz da uyku alışkanlıklarıyla analiz etme gibi bir huyum var benim. Mesela birinci nokta ne şekilde uyuyor? yüzüstü rahat pozisyonda mı, cenin mi, yoksa benim tarzım olan balerin mi, bu şekilde kendine olan güvenini değerlendiriyorum. Bunda bir bilimsellik yok sadece benim karşılaştırma, deneme-yanılma yaparak bulduğumu düşündüğüm bir şey. Günlük hayatta sürekli maske takan-rol yapan mahluklar olduğumuzu düşününce bu çıkarsamayı yapmam o kadar da garip gelmiyor aslında bana. Zaten uyku saatleri bir insanın yaşam tarzını gayet güzel ortaya koyar bu değerlendirmeye hiç girmeyeceğim. Sonra uykuyu ne kadar sevdiği meselesi var ki, şimdiye kadar ben çok uyumayı sevmem diyeni görmedim. Uyku biraz da hayatın gerçeklerinden kaçıp kendini kapatma ve beynin kendini resetlemesini sağlamakta. Örneğin (tahminimce gene İsveçli bilim adamlarının yaptığı bir araştırma sonucunda) bir kaç denek non-rem uykudan rem'e geçişte sürekli uyandırılmış ve rüya görmeleri engellenmiş. Sonraki gün denekler kendi hallerine bırakılınca non-rem'den hızlıca rem uykuya geçip bir önceki gene görmelerinin engellendiği rüyaları hızlıca görmeye başladıkları bulunmuş. Yani bu bir temel fizyolojik ihtiyaç. Freud'un bahsettiği alt-benlik yani id'imizle ilişki kurmanın en temel yolu uyku hali. Hipnoz'da bu şekilde ortaya çıkarılmış zaten. Hakkaten çok ilginç bir o kadar da açıklanamaz ama doğru !

Geçen bir kaç ay içinde karşılaştığım bir şey de 'lucid dreaming' yani bilinçli uyku-rüya hali. Değişik yöntemleri var fakat en bilineni kolları iki yanına ve yukarı kafanın iki yanına doğru bırakarak hareketsiz yarım saat yatmak. Sonra istediğin şeyi düşlemek ve gerçek gibi hissetmek. Ahanda burada video'lu falan açıklaması mevcut = http://www.world-of-lucid-dreaming.com/ Bu yöntemle kendini binadan bırakıp uçanlardan hayran olduğu biriyle saatlerce konuştuğuna inanana kadar bir sürü insan mevcut. Denemek gerek.

Insomnia - a.k.a. benim nefret edip ayda bir iki kere de olsa başıma gelen durum! En son kafama gene toka dışında bir sürü şey takmam neticesinde bayram boyunca 9 günün sadece 4'ünde yarım yamalak uyumamla sonuçlanmıştı. Öyle uyumadan bu kadar rahat bir pozisyonda saatlerce nasıl uyumadan durabiliyorum ateistler bunu da açıklasın lütfen! Ve sonuç olarak şimdi olduğu gibi olayları akışına bırakıp kontrol etmeme ve hatta adeta nihilist bir ruh haline bürünme  kararımla sonuçlanan bir durum ortaya çıkıyor ve ben gene rahat uykuma geri dönüyorum ^^

sanırım şimdilik yazacaklarım bu kadar.
musmutlu kalın yavrularım

11 Ekim 2012 Perşembe

ekim, zaman, seçim

hiç kimsenin ben ingilteredeyken de bakıp okumadığı bloğumun dizaynını gene değiştirdim hayırlı olsun bana. bana bile karmaşık gelmeye başlamıştı sürekli log*out oluyor ve giremiyordum çeşitli cambazlıklar yapıp garip yerlere basmadan. neyse şimdi hallettim sanırım.
Ay başına tek yazı yazıyor gibi göründüğü için bu başlığı seçtim.
aslında şuanda yazma sebebimde İngilizcenin belki de en sevdiğim kelimesinden kaynaklanmakta ;

Procrastination.

Psikoloji kelimesini yazamayıp ay ve ağız'ın ingilizce yazılışını karıştıran bi insan olarak bu kelimeyi her zaman doğru yazabilmekteyim. sebebi ise çok basit. kendimi alman disiplininin engin denizinde doğmuş yüzerken bulmama rağmen sanırım bazen nature, nurture tarafından alt edilebiliyor. Uzun lafın kısası bazen tam bir türküm ertelemek konusunda. Tomorrow never comes vesellam.

Bu aralar 'zaman'a takık durumdayım biraz. Çok garip bir şey değil mi ? Bildiğimiz 4 boyutun biri, uzun zaman çizgisel olduğu farzedilmiş. Sonra da tıpkı evrenimiz gibi eğilip bükülen bir şey, yani adeta bir sarmal olduğu, solucan delikleri denilen tünellerden geçip zaman içinde yolculuk yapılabileceği 'bulunmuş'. Bu şekilde yazmam gerek çünkü bu dediğim maalesef hala teori de mümkün. Maalesef mi peki? Zaman yolculuğu diyince aklıma gelen ilk şey (hayır 'back to the future' değil) kelebek etkisi. Şu Amazon ormanında tek bir küçük kelebeğin kanat çırpışının arizona'da bir kasırgaya yol açabileceğinin matematiksel ispatı. Ve bu teorinin üzerinden kurgulanmış olan 'Butterfly Effect' filmi. Küçüklüğümden beri bende günlük tutardım (tabiki hafızam gidip geldiği için değil-yazmayı sevdiğimden filmdeki gibi o an'a dönme düşüncesi beni gerçekten çok heyecanlandırdı başta. Hatta itiraf edeyim çıkarıp baktım 9 yaşında yazdığım sayfalara gülümseyerek. Tabiki farkındaydım şimdilik dönüp değiştiremeyeceğimi, ama asıl soru istiyor muydum? İçimdeki o güçlü ses kocaman bir EVET dedi. Ama aslında o değişikliğin yol açabileceği olasılıklar zincirini o kadar karmaşıktı ki... Ya daha kötü olaylara yol açarsa düşüncesi gark oldu ivedilikle kafama.

Hayatımıza soktuğumuz ve çıkardığımız/çıkarmaya çalıştığımız insanlar işte en çok bu konuda yaptığımız seçimler etkiliyor gelecekteki hayatımızı. Tabi kuantum'un çoklu-dünya teorisine göre aslında seçim yapmıyoruz. Şöyleki paralel bir evrende o gitmediğimiz yoldan yürüyüp yememeyi seçtiğimiz yemeği yiyoruz. Açıklaması biraz karmaşık ama biraz okuyunca mantıklı geliyor.
Geçen gün TEDx videolarından birini izliyordum, Paradox of Choice idi başlığı. Aslında modern dünyada önümüzde onlarca-yüzlerce-binlerce seçeneğin serilmesinin aslında bir ilüzyondan ibaret olup bizi nasıl mutsuzluğa sürüklediğinden bahsediyordu. Şimdi bu iki büyük bilgiyi bir arada yazınca kendimle çelişiyor gibi oldum ama belki de değil. Aklımızda hep o seçmediğimiz 'şey' oluyor ister istemez. Çünkü alışmışız artık hazır bulduğumuz şeyleri sonsuzlarmıs gibi tüketmeye modern homo sapiensler olarak, her şeyin elbet bir sonunun geleceğini ve sınırsız olmadığını kanıksıyoruz. Bu da yanlış zamanlarda yanlış seçimler yapıp mutsuzluğa gidişimizi hızlandırıyor. Bazen geri dönme şansımız olsa da çoğunlukla olmuyor.

Yani ...

http://www.youtube.com/watch?v=PkGrkNu6mDg

But if you try sometimes well you might find 
You get what you need ...