Şu diyaloğa uyuz olurum,
-abi nasıl film iyi eleştiriler almış imdb puanı falan.
-güzel film.
-hım öyle diyorsun, nasıl konusu falan sürükleyici mi?
-güzel bence git.
Hey yarebbim! Film hakkında yorum beklerken sadece "güzel" denir mi canım kardeşim?
Alın size bir tane IQ seviyesi yerlerde kuaförde şahit olduğum bir konuşma daha:
-Ayin diye bir film var biliomusaan
-evet ya duydum şu kuzuların sessizliğinde oynayan adam neydi antonyo banderas (?!) ha ha hopkins
-hıms gitcem ama korkuyorum.
-tam neymiş ki konusu?
-korku gerilim falan konusu
(tam o sırada kuafördeki ekranlarda filmin fragmanının döndüğünü görüyorum ve nobel adayı bu güzel sabancılı kardeşimiz orada geçen cümleyi arkası ekrana dönük olan arkadaşına aktarıyor)
-yaa asıl bir cümlesi var ona vuruldum ben: eğer bir şeye inanmazsan onu yenemezsin diye
ve oye kopar =)
"Aşk Tesadüfleri Sever" filmine 2 gün önce gittik. Filmin fragmanını izlemeden acaba "jeux d'efantas" çakması mıdır ki diye kaygılarım olsa da , hazine kutulu sahnelerin filmin neredeyse göze çarpmayacak kadar küçük bir kısmını kaplamasıyla bu durumdan kaçınılmış. (hatta filmin ana karakterlerinden Deniz o kutuya o kadar değer verirken unutup çıkıyor yıllar sonra Özgür ona verdiğinde)
Tesadüfler sonucu hep aynı ortamlarda bulunma ama bir türlü kavuşamama sonrasında ise bir tesadüf sonrası karşılaşma fikri güzel işlenmiş, özellikle müzikler bildiğin yedirilmiş filme: B. Ortaçgil Eylül Akşamı, Sertab Erener'in "zaferlerim"in coverı ve filmin sonundaki Şebo "hoşçakal"ı beni benden aldı. (Tabi filmin başında Müslüm Gürses duymak beni baya şaşırtsa da;] ) Yalnız ben filmlerde gözün içine sokulan reklamdan hoşlanmıyormuşum bu filmde iyice anladım. Amerikan filmlerinde ne var? Gizli reklam. Hatta gizlenince görmek için harcanan çaba esnasında insan beynine daha da kazınıyor o marka. Mesela converse: her filmde mutlaka bir converse'e zoom yapılan sahne var. Ve şimdi nasıl bir fenomen oldu!
Tamam belki bu pek adil bir durum değil ve bildiğim kadarıyla yasaklanmıştı ama genede...
Filmde bi "aaa bak ikimizinde telefonları iPhone3" demedikleri kaldı, gözümüze gözümüze soktular film boyu o telefonları! Nasıl bir çılgınlıksa blackberry/iPhone jenerasyonu yaratılmaya çalışıyor, tiksindim.
Sonunda değil ortasında kavuşan iki ana karakterin olduğu aşk filmlerinin genelde hüzünlü bittiği bir gerçek ve filmde de olduğu gibi. Tabi kalp nakil ameliyatı baya anlamlı bir sonuç olmuş. Gerçi 7 pounds filminde bu konuya baya doymuştum ama hatırlamak iyi oldu genede ;]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder