15 Ağustos 2011 Pazartesi

kelebek(ler) vadisi


son 3 gündür gerçek anlamda tatildeydim. Şimdi Anadolumuz muhtelif denizsiz yerlerinde yaşayan okuyucularıma ayıp olacak ama Antalya'da yaşam o düşündüğünüz gibi tatil olmuyor kuzular. Bende günümün büyük kısmını evin içinde laptuş başında, facebook-twitter-ekşi-habersiteleri-mail... arasında gezinerek geçiriyor, akşam 5.30 civarı denize girip çıkarak (tamam bu kısım Antalya'ya özel farkındayım ;] ) sonra tv, film, yemek döngüsünde geçiriyorum. Sizlerden çok da farklı değilim efem.

Emmeeee, son 3 gün öyle değildi işte; arkadaşlarımla Kelebekler vadisindeydik çünküüüüüü =]

Yolculuğumuz da dahil olmak üzere baya eğlenceliydi, gece 00.00da bindik Antalya'dan, sevgili dostum A.C. yolculuğun 4,5 saat süreceğini söyledi, bizde "ne yapsak ki gecenin 4.30unda orada, neyse Fethiye'de açık bir yerler bulur dolmuş saatine kadar bekleriz" dedik. Dedik de vardık mı 3.30da Fethiye otogarına! Neyse dedik gidelim şehir merkezine takılırız, taksi bulduk 10 tl aldı 180 saniye süren yolculuğumuz (!) için, dert etmedik. Işıklı bir şehir beklerken bizi karanlık minik bir yer karşıladı, ramazan ayının gazabına uğradık, her yer kapalıydı (0_0) market bulduk aldık içeceklerimizi liman olduğunu tahmin ettiğimiz yere oturduk, saat 4 e gelmekte, en erken dolmuş 7de, kelebekler'e en erken tekne 11de var mı daha 7 saat. Yalnız şöyle bir durum vardı ki, beraber gittiğim arkadaşlarımda bilimum şebeklik genleri mevcuttu, 2 tanesinin Kıbrıs'ta okuması onların KıPrısçaya hakim olmalarını sağlamış ve bizi baya güldürmelerine neden oldu, ingilizce gibi düşünüp (fiili başa atıp) mı-mi soru eklerini atıp son heceleri vurgulayınca al sana oluyor KıPrısça =] 7 gibi bir yerler açıldı sonunda kahvaltımızı yapabildik, oradan köpekler eşliğinde (birisi yüreğimi ağzıma getirdi, çığlıklar atmama sebep oldu kendisini sürekli arabaların önüne attığından) dolmuş durağına kadar gittik, bindik, yolda tüm arkadaşlarım uyudu böylece yolu takip edip ineceğimiz yeri kaçırmamak bana düştü :) Ölüdeniz'e vardık, sahilde bir ağaç gölgesine kurulduk yattık uyuduk 1 saat kadar (evsizler stayla vol.bilmemkaç) bineceğimiz tekneye dikkat etmemiz gerektiğini Kelebeklerin sitesinden okumuştuk aynen şöyle yazmışlar:


"Ölüdeniz Plajı’na iner inmez saldıran, “Vadi bileti buradan satılır” diyen hanutçulara aldanmayın…
Vadi’nin resmii, kendine ait, tarifeli servis tekneleri vardır. Yukarıdaki fotoğrafta görülen teknenin ismi “Kelebekler Vadisi 1” ve kaptanının ismi Süleyman’dır. Diğer teknemizin adı “Kelebekler Vadisi” ve kaptanı yine Süleyman’dır. "



bir sorun çıkmadan vardık, valizlerimizi gören Handan ismindeki kızcağız kimliklerimizi aldı kaydımızı yaptı, para ödemesini giderken yapıyorsunuz dedi, bu işte bir psikoloji var bence, öncelikle sana güveniyorlar sende doğal olarak onlara karşı bir güven oluşturuyorsun. Ayriyeten bu şekilde tatili uzatmak daha da mümkün hale geliyor, kimse sana çıkman gereken tarihi söylemiyor , rahatsın.

Vadiyi ters V şeklinde düşünürsek ağız kısmı denize denk geliyor, V'nin iki çizgiside dağ.Çadırda kaldık, ama çadır dediysek bildiğin yerden yüksek yatak var (başka da bir şey yok gerçi ama ;))e tabi çadırı kilitlemek gibi bir şey söz konusu değil mecburen güveniyorsun. Yemeklere gelmek gerekirse hepsi harikaydı! Zaten vadide tarım alanları var, organik organik üretiyorlar tüm sebzeleri taze taze yiyorsun, tadına varıyorsun.Sabah kahvaltısında ızgaranın üstünde kızarttığın ekmeğin üstüne misss gibi tereyağını sürüyorsun. Çadıra böcek girmiyor mu? Hayır. Aslında sadece bir sabah karşı yatağımın üstünde bir arka bacağı kopmuş renki bir çekirge gördüm, göz ucuyla onu takip ederek eşyalarımı topluyordum. O minik gözlerini bana diktiğini hatta gözgöze geldiğimizi hatırlıyorum fekat üstüme zıplamasını beklemiyordum. evet böcüklerle yaşadığım tek hadi bu oldu. Yukarıda bahsettiğim ters V şeklinin dibine gittiğinizde sizi şelaleler karşılıyor. "Kelebek(ler)" adına kanmayın, mevsimden midi nedir, sadece bir adet kelebek gördüm =/

İkinci günümüzde Ölüdeniz Tabiat Parkına gittik, park lafına aldanmamak gerek bildiğin plaj, o yüksekten çekilmiş kumlu lagün falan yalan. Güzeldi vesellam. Denize girdik çıktık, "anaaam hakkaten batmıyorum, bak şimdi de çarmıha gerilmiş gibi duracağım, bak bak batmadım =) " muhabbetleri yaptık, saatlik kano kiraladık, güldük eğlendik. Akşam döndük vadimize. Rock Bar 'da (adını kayalıkların üstünde olmasından aldığını tahmin ediyorum, zira genelde elektronik müzik çalıyordu =] ) oturup içeceklerimizi yudumladık. Ayda 2 gelecek bir şans eseri dolunay vakti oradaydık çok çok çok ama çok keyifliydi! kesinlikle hayatımın yaşanmış "an"ları arasına girdi orada oturduğum vakitler.








Vadinin hayvanlarından en çok sevdiğim sanırım şu fotodaki ördek oldu ^o^ kendisi bir sevimlilik abidesi, ıslık çalınca geliyor,sana cevap veriyor elinden ekmek yiyor.











kıssadan hisse: herkese tavsiye ederimmmm!!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder