16 Haziran 2013 Pazar

#occupygezi #direngezi


Şu küçücük işaret : # nelere kadir. Twitter takip eden herkes şu 'hashtag' denen mucizevi şeyi keşfetmiştir kanımca. Bilmeyenler için not: bu işaretten sonra yazılan kelime ya da kelimeler grubu direk 'trending topic' denen listeye giriyor. Ve herkes görebiliyor o konu hakkında yazdıklarını. Kısacası bir kere o top 10 listesine girince daha fazla insan o konuyla ilgileniyor ve kendi fikirlerini yazmaya başlıyor.

Direnişin başlamasından bir kaç önce facebook'u kapattığım için twitter benim sosyal medyayla en önemli bağım oldu. Gecenin geç vakitlerine kadar #direngeziparkı #direnankara #direngezi hashtag'lerini takip edip nerede neye ihtiyaç var aktarmaya ve yardım etmeye çalıştım. İlginç bulduğum yazıları ve resimleri paylaştım, yazarları takip ettim ve kimi zaman da fikirlerimi paylaştım. Her ne kadar orada 3G bağlantının kesildiğini bilsem de wireless şifrelerini kaldıran cafe'ler ve evler sayesinde insanlar birbirlerine ulaşabildi.

Son 15 gündür bu konu hakkında o kadar yazılıp çizildi ki gerçekten farklı ve orıjinal bir şeyler yazmakta zorlanıyorum. Kimisi bu direnişin başlangıcının ve kendisinin masumluğundan, kimi RTE'nin yaptığı yanlışlardan ve üslubunun bozukluğundan ve bazısı da bu olayların ekonomimize olan negatif etkilerinden dem vurdu. Kimisi mektup yazdı RTE'ye, bazıları videolar çekerek seslerini duyurdu ve birileri de sanatı kullandı kendini ifade etmek için. Ve sonunda bu haykırış önce İstanbul ve sonra Türkiye sınırlarını aştı.

Bugün direnisin 19. günü 16 haziran 2013. Maalesef dün gece olaylar başladığından beri yaşanan en şiddetli gecelerden biriydi. RTE'nin Ankara'daki 'Milli İrade Uyanıyor' mitinginde verdiği gözdağından sadece 1 saat sonra, haftasonu olması itibariyle gezi parkı'na doluşmuş yüzlerce çocuk ve annenin üstüne gaz bombası atıldı ve tazyikli su sıkıldı. Bunun adı iç savaş falan değil KATLİAM oldu artık. Bugün ise Istanbul'da yapılacak ikinci akp mitingi. Aynı zamanda dün ve bugün üniversiteye giriş sınavları yapılıyor. Gerçekten konsantre olmanın ve uyumanın çok zor olduğu bu dönemi en sorunsuz şekilde atlatmalarını diliyorum.

Bu olayları konuştuğum kişiler arasında iki tanesi İran ve Sırbistanlıydı. İran'da iki sene önce yaşanan eylemlerle bugün Türkiye'de olanlar arasında pek çok benzerlik olduğuna dikkat çekti arkadaşım. Sırbistan'da olan eylemler ise neredeyse 9 10 sene sürmüş ve Milosević'in parlamentoda konuşma yaparken yaka paça bir kaç eylemci genç tarafından alınması da diktatörlüğünün sonunu getirmiş. Bunu anlatan hocam eylemcilerin 9 10 yıl boyunca yılmadan ve mizahın yardımıyla bu sonu getirdiğini belirtti. Milosevic'in korkulacak ve asla güçten düşmeyecek diktatör imajı mizah sayesinde bitmiş. Suyun gücünün sürekliliğinden gelmesi gibi, o imaj sürekli saldırılarla söndürülmüş.

Aslında bizim de yapmamız gereken bu. Sokağa çıkanlara da eyvallah ama bunun yeri artık bence seçimler ve akademik platform. Üstünde çok yazılıp çizilmesi ve incelenmesi gerek. akp yanlılarıyla konuşmak, herkesin anladığı dilden ortak bir açıklama yapmak ve uluslararası medyanın Türkiye'yi kınamasını sağlamak ve sonrasında da gelen yaptırımlar ve ekonominin kötüye gitmesi. Maalesef bu senaryo akp'yi bitirebilecek tek şey. Çoğu ülkede olduğu gibi burada da insanlar ceplerine giren paraya bakıyor oy verirken. Ideoloji ve idealizm maalesef çok az bir kesimi ilgilendiriyor, çoğu muhafazakar olan Türkiye'de.

Son olarak, tek dileğim bu olayların, kaybedilen ve kazanılanların unutulmaması. Direnişcilere yardım eden ve ona reddedenlerin farkında olunması ve gerekenlerin boykot edilmesi. Ana akım medya kadar alternatif medya kanallarından da haber alınması ve yorumlanması, konuşulması, tartışılması buradan öğrenilenlerin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder