21 Ocak 2011 Cuma

dönem değerlendirmesi

aslında bunu her sene yaparım ama kafamda, e madem bir bloğum var değerlendirelim di mi =)
Çoğu insan değerlendirmelerini 365 günlük bir periyodla yapar ve 31 aralık-1 ocak arasında o geçiş evresinden bir mucize bekler...
bense her dönem değerlendirme yapmayı tercih ederim (öğrenciliğin verdiği bir alışkanlık diyelim)


*şimdiii bu dönem neler yaptık:
6 ders aldım, yarısı "sanat kuramı ve eleştirisi" yan dalım için, (ayrı mı yazılıyor bu kelime?! )
birisini Sabriş verdiği için aldım, bir IR dersi aldım (sırf bu konuda master yapacağım için) Korel hocadan "Türkiye'nin yönetİŞİmi" > core elective olduğundan mütebelli =)


*Visual Culture dersimi 'aman cızzz bırak o dersiiii kızııaamm' gibi ısrarlara kulak tıkayarak aldım ( e tabi required başka şansım yok)
karşılaştığım en değişik hoca olduğu şüphesiz: hem gay, hem İtalyan, hem aldığım ilk VA kodlu dersin hocası! Dönem başlarken "derse gelmezseniz F, Alien filmini izlemezseniz F, draft'ı submit etmezseniz F F F F..."gibi aslında kendi otoritesinden emin olmayan F'e sığınan hoca imajı çizdi kendisi. Zamanla aştık bu durumu, sınıfa geç gelenlere ters ters bakıp "Ebru note their names hııı hııı" dememeye başladı, hatta durumu dalgaya bile aldı, anlatmadan geçemeyeceğim:
yapılan araştırmalar aslında insanlarla hayvanların çok farklı olmadıklarını, pek çok içgüdüsel davranışımızın ve hatta süper-egomuzun etkisinde olduğumuz zamanlarda bile hayvanlarla büyük benzerlikler taşıdığımızı bulmuş. (Bloğumu düzenli takip edenler kürk giymek ve köşeye sıkışmış/saldırmaya hazırlanan hayvanların tüylerini kabartması arasındaki benzerliği yazdığım yazıyı hatırlayacaklardır- mio dio noluyor bana yazar tripleri geliştirmeye başladım =] )
Tabi bizim sınıftaki durumu case olarak alınca, şu değerlendirmeyi yaptı lanfranco:
sınıfa geç girenler duvara yapışık bir şekilde, hocaya maksimum uzaklıktaki yere doğru başları öne eğik (hata yaptığını anlayan köpek misali) sırtı kamburlaşmış bir şekilde girer sınıfa, sanki benim saldırımdan bu şekilde kurtulmayı umuyormuş gibi =) Haklı cidden, tabi öğrenci mantığı da, "zaten geç gelerek yeterince böldüm dersi daha fazla rahatsızlık vermeyeyim" ama bu şekilde düşününce baya eğlenceli oluyor, sanırım bu sahne her yaşandığında Lanfranco gelecek aklıma =) ders biraz master dersi havasında geçti, arada küçük bilgiler veriliyor sonunda da paper yazıyorsun oluyor bitiyor gidiyor.
Neler öğrendik derste: facebook'a bilgilerini koyma satılıyor, kameralar her yerde, sürekli kontrol altındasın, ama seni kontrol edeni göremiyorsun (big brother is watching you effect), Lady Diana'nın ölümünün arkasındaki gizem perdesi, nasıl dünyada en çok fotoğrafı çekilen ve bu şekilde yaratılan insan oldu. Ve benim şehirler ve şehirlerdeki heykellerin nasıl milliyetçiliği tetiklediğine dair olan yazım.. Dediğim gibi tek kelimeyle yorumlayacak olursam: değişikti.


*IR dersim (dış politika analizi) sınıfın yarısının exchange öğrencilerden oluşması bakımından bana çok farklı bakış açıları kattı, yurtdışına gitme istediğim bir kat daha arttı! seviyorum ben böyle ortamları, herkes anlatsın kendi ülkesini, değişik yorumlar havada uçuşsun..


*Sabriş hocam, hımmm, yani siyaset bilimi dersinden çok tarih dersi gibiydi, çeşitli ortadoğu ülkesinin tarihini, yönetim şekillerini, acaba bu petrol ne kadar etkiliyor bunların durumunu, gibi soruların cevabını öğrendim, Tunus ve Fas'daki olayları daha rahat takip etmemi sağlıyor.


*Korelciimin Türkiye'nin YönetiŞimi dersi (yanlış yazmıyorum, ingilizcedeki governance sözlüğünün tam karşılığı buymuş; yani Korel hocanın da başını çektiği bir ekip uydurmuş bu kelimeyi ama olsun uygundur bence nasıl olsa işteşlik eki karşılıklı yapma anlamı taşıyor =] )
bana bu ülkedeki mekanizmaların nasıl işlediğini biraz olsun anlamamı sağladı, sonuç: her aşamada onlarca insan var, gerçekten kolay değilmiş bir ülkenin yönetilmesi =]
Bölgesel kalkınma ajansları güzel bir iş kapısı gibi, aklımda bulunsun. STK'larla beraber yürüttükleri, proje bazlı bir yapılanma i.e. tam da benim istediğim =]
Ders konusunda bu kadar yeter, zaten bıktım şu üst üste gelen finallerle, gelecek dönem 4 dersten fazla alanı...
Gene mentorluk yaptım exchange öğrencilere, her ne kadar olayın içinde olunca bazı çirkinliklere şahit olmam gerektiyse de, artık ne yapayım. Gerçi çoğu öğrenci gerçek mentorlarıyla tanışmasalar da onlarla da ilgilendim, çeşitli insanlar kültürler ve okullarını tanımış oldum eğlendim ve yanıma da kar kaldı =)
Şimdi burada komik bir olayı anlatmalıyım, çatlarım =) 
Bu sene biz mentorlarla ilgilenen abla değişti, önceki ilgilenenimiz bize listeleri ve oryantasyon programını gönderir gerisine pek karışmazdı. Bu yeni ablamız şöyle bir e-mail ile gönlümü fethetti, beni benden aldı, gülmekten işetti:


"... üniversitemize gelen yabancı öğrencilerin arkalarında hep bir destek olduğunu bilmeleri ve daha da güzeli bu desteğin kendi akranları bir okul arkadaşı olması harika bir duygu. Bu duygunun gerçekten harika olması için hepinizin elinden geleni yapacağına benim inancım tam. Şöyle bir durup düşündüğümüzde yardıma ihtiyacı olan bir yabancıya yardım eli uzatmak bir insanlık vazifesi ve de gerçekten sevabına yapılan erdemli bir iştir...Lütfen herkes kendisine düşen yabancı arkadaşına bir e-posta göndersin, kendisini tanıtsın, ona telefon numarasını bildirsin ve en önemlisi ona güven versin..."


Bir üniversitenin uluslararası ilişkiler ofisinden gelen manidar bir mail olarak gülümsetti beni saol Z. Abla. ( bu arada mail geldiği anda facebook'a kopyaladım altında da baya komik yorumlar vardı, zanırım bu Z. Abla gördü onları, tanışma toplantısında, 


-sen Oya Özer'sin di mi? 
-hıı evet hehe .. 
- neyse arkadaşlar ne diyorduk, evet bu davranışınız öncelikle sevap [bana keskin bir bakış] yani okudu sanırım o iletimi amaaan, sevabına yapıyoruz kızmaya hakkı yok kanımca =P )


*Piano çalmaya devam ettim, 5-7 yaş grubunun psikolojisini, zevklerini, renklerini çözüp onlara piano çalmayı sevdirmekle geçen haftasonlarım oldu ve iyiki olmuş, kendimi çocuk sevemez sanırdım =] 

*
Bugün gönderdiğim iki başvuruyla beraber 3 okula başvurmuş oldum, her ne kadar İngiltere'ye başta çok sıcak bakmasam da şuanda gidebilirmişim gibi geliyor. Warwick'ten mail gelip duruyor, acaba öğrencileri mi yok diye düşünmeden edemiyorum =)
ama değildir ya, sıralamalar da o kadar yüksek sıradalar, belki de başarıları öğrencileriyle bu kadar ilgilenmelerinden kaynaklanıyordur.

*Pazar günü Amasra yolcusuyum, yolda ve oradaki maceralarımdan seni mahrum bırakmam blog merak etmeyesin =]

*artık resmen son dönemimi geçireceğim sabancıda, bir daha kolileri depoya yerleştirme derdi olmayacak bu bahar, o pis koku olmayacak, IC güle güle, yeni gözde Hangar güle güle.. (neyse başka yazıya saklayayım bunları zaten yeterince malzeme harcıyorum her yazıda tek tek yazabilecekken =] )
 
P.S.: bir arkadaşım bloğumda yazmayı teklif etti, kabul ettim yakında:
Türk kızları, Dans etmek, Harcanan mesaj hakları -onunla gecen günlerde harcanmış 3000 mesaja karsin harcanan sadece25 mesaj. Bişeyi sadece birine anlatmak istemek hastalık mıdır?
Konu başlıkları altında yazılar görürseniz bana ait değiller bilesiniz,

kalın sağlıcakla anam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder