16 Mart 2016 Çarşamba

Ne yapmalı?

Hepimizin başı sağ olsun öncelikle..
Toplu ölümleri kanıksama evresine girdiğimiz şu dönemde, 9 aydır ayda bir patlatılan bombalara bir yenisi daha eklendi. İki gündür beynim uyuştu, midem bulandı ve çaresiz tavrıma kızdım. Olay, bir parkı kurtarmaktan öte bir şey olduğundan sanıyorum bu umutsuz tavrım. Sokaklarda protesto ederek ne dış politikaya yön veren vasıfsız danışmanlar gönderilebilir, ne sürülen binlerce polis, yüzlerce hakim ve savcı tekrar görevlerine dönebilir. Gerçekten öyle mi? Buna inanmak istemiyorum..
Terör, bir milleti ve merkezi olmadığından en tehlikeli düşman kabul ediliyor yaklaşık 30 senedir. Bu yüzden de istihbaratın, bir yere kadar bu tip korkutmaya, sindirmeye yol açan ve umutsuzluğa sürükleyen terör eylemlerini önleyebileceğine inanıyorum. Gün içinde sosyal medyayı aktif kullanan insanlar olarak sadece bu mecralarda bile neler paylaştığımızı düşünürsek değerlendirilmesi gereken bilginin büyüklüğü gözler önüne seriliyor. İstihbaratta kullanılan teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun..
Yine de umutsuzluğa kapılmayı reddediyor, kimilerinizin önerdiği üzere ikinci vatanım Almanya'ya gitmeyi istemiyor ve çözümün bir parçası olmayı seçiyorum.
Lütfen siz de böyle yapınız.

http://www.diken.com.tr/ne-oluyor-ne-yapmali/

31 Ocak 2016 Pazar

Boş olmanın dayanılmaz ağırlığı!

Bu ayın son haftasında geçirdiğim ateş-öksürük-burun akıntısı kombosu sonucunda bir hafta boyunca evde yatınca düşünmeye bol bol vaktim oldu sanıyorum. 

Yılbaşında 22 saat rötarla Hollanda'ya ulaşmam neticesinde bu yılın anahtar kelimesini sabır olarak seçtim. Bu seçimimle birlikte vereceğim radikal kararlara da hazırlıklı olmalıydım. Aslında her sene yaptığım ''Kararlar Listem''i bu yılbaşında yapmadım. Neden? Çünkü aslında önemli kararları geçen seneden verip üstüne uygulamaya da başlamıştım. Hayatımdaki en büyük olumsuzluk faktörünü hayatımdan çıkarmam ile birlikte oluşan boşluk devasaydı. Zamanımın büyük çoğunluğunun bir kara delik tarafından yutulduğunu ve ışığımın/kendine güvenimin gün geçtikçe solduğunu geç de olsa algılamam zaten radikal bir karar vermem için yeterli bir motivasyondu. Önce hayatıma internet alışverişini soktum. Sokmaz olaydım! Sanki parayla satın almıyormuşumcasına başladığım bu macera mağazalardan gelen indirim mail ve mesajlarını iptal etmemle biraz olsun nihayete erdi. Sonra tiftik keçisine benzemeye başlayan saçlarımı kestirip başka bir klişeyi gerçekleştirdim. Başka bir yerde spora yazıldım ve tangoya başladım. Bunların hepsini tarihler 1 ocak 2016'yı göstermeden önce uygulamaya soktum ve böylece yeni yıl 'resolutions' olayına gerek kalmadı. Fakat gün geçtikçe iş ile birlikte zamanımın çoğunu alan bu aktiviteler başka bir sıkıntıyı ortaya çıkardı. Tüm bu aktiviteler ve arkadaşlarla buluşmalar içimdeki bir huzursuzluğu tetiklemeye başladı. Sadece kendim için yaşayıp çevreye, insanlığa, hayvanlara hiçbir katkım yok. Boş beleş yaşıyor ve oksijen tüketiyorum. Sivil toplum ve gönüllülükle ilgili daha önce çalıştığım için bildiğim bir sorunu da düşünmeye başladım bu süreçte : sayıları fazla ve birbirlerine destek yerine köstek oluyorlar bağışlarını kaptırmamak adına. Bu yüzden benim de stratejik davranıp iyi seçim yapıp zamanımı ve enerjimi efektif bir şekilde kullanmam gerek. AKUT ve Otizm Derneği şimdilik adaylarım oldu. Hem kendimi geliştirip hem de yeni insanlar tanıyabileceğime inanıyorum. Aynı insanlarla aynı muhabbetleri yapmaktan sıkıldığımı farkettim. İşe yaramaz ve BOŞ hissediyorum. Hazır durumum, zamanım ve enerjim varken daha yararlı olmalıyım. Benim kadar şanslı olmayanlara yardım etmeliyim. 

İşte 2016 ve sonrası için hayatımda yapacağım değişmez değişiklik.